25 Şubat 2017 Cumartesi

BÂKÎ’NİN “BİLİR” REDİFLİ GAZELİNİN ŞERHİ

Mücahit Kılıç


Dil derdini gamuñla dil-efgâr olan bilür
Bimâr hâlini yine bîmâr olan bilür

‘Aşkuñ gamıyla sırrını eşk-i revânumuñ
Cûyâ-yı yâr u ‘âşık-ı dîdâr olan bilür

Âsîb-i rüzgârı gül-istân-ı dehrde
Sen serv-i gül-’izâra hevâdâr olan bilür

Cân acısını haste-i derd-i firâk olup
Dil-dâde-i nigâr-ı sitemkâr olan bilür

Sevdâ-yı zülf-i yâr ile Bâkî ne çekdügin
Bend-i kemend-i ‘aşka giriftâr olan bilür


1. Beyit:

Günümüz Türkçesiyle: Gönül derdini (sevgilinin) gamıyla yaralanmış olan bilir. Hastanın hâlini yine hasta olan bilir.

Şerh: Sevgilinin gamıyla yaralanma hadisesi iki şekilde yorumlanabilir. Birincisi, sevgili âşığa gamzelerinden âşığın gönlüne fırlattığı oklarla onun gönlünü yaralaması. İkincisi ise ona çektirdiği eziyetle âşıkta bir dert yaratmasıdır. Âşık sevgilinin yolunda dertle ve gamla yürür. Ona vuslat için her türlü eziyete de katlanır ve en sonunda perişan ve hasta bir hâl alır. Ancak âşığın bu hâlini yalnızca yine âşık olanlar anlar. Kısacası derdi çeken bilir. Şair de bu beyitte bu konuya değinmektedir.

2. Beyit:

Günümüz Türkçesiyle: Akan gözyaşımın sırrını aşkın gamıyla yâri arayan ve yüzünün âşığı olan bilir.

Şerh: Âşık sürekli ağlamaklı ve perişan bir hâldedir. O kadar çok ağlar ki sonunda gözünden gözyaşı yerine kan akar. Âşık adeta bir dert yuvasıdır. Çünkü sevgili ona asla ama asla yüz vermemekte ve sürekli onu yaralamaktadır. Bu durumdan dolayı üzüntüye ve kedere gark olan âşık mütemadiyen ağlamaklı hâldedir. Bu ağlamaklı ve gamlı hâller de sıradan bir insanda görülecek şeyler değildir. Çünkü âşıklar diğer insanlar gibi değillerdir. Sürekli bir sevgili uğruna ağlarlar ve ah ederler, geceleri uyuyamazlar, onun yüzünü görmek için günlerce mahallesinde beklerler. Âşıkların hâlinden âşıklar anlar. Şair beyitte bu duruma değinmiştir.

3. Beyit:

Günümüz Türkçesiyle: Dünyanın gül bahçesinde, zamanın belasını sen gül yanaklı serviye dost (yâr) olan bilir.

Şerh: Âşık için sevgilinin bulunduğu yer gül bahçesi gibidir. Sevgili de tüm güzellikleri üzerinde bulunduran bir gül gibidir. Gül sevgiliyle özdeşleşmiştir. Gül deyince akla sevgili gelmektedir. Ancak sevgilinin aşkı da âşık için bir gam vesilesidir. Âşık bu aşktan dolayı acıya ve kedere talip olmaktadır. Burada da şair, eğer bu gül bahçesi içinde bir bela varsa o da sevgiliye âşık olmaktır demektedir. Çünkü aşk; acı, keder, cefa ve gamın habercisidir. Vuslat yolunda bunları çekmeyen âşık yoktur.

4. Beyit:

Günümüz Türkçesiyle: Can acısını, ayrılık derdinin hastası olup sitemkâr sevgilinin âşığı olan bilir.

Şerh: Âşık için dünyada başa gelebilecek en büyük felaket sevgiliden ayrı düşmektir. Âşık sevgiliye kavuşsa bile bu kez ondan ayrılmanın verdiği korkuyla yaşar. Âşık için bu durum dünyada yaşanacak her türlü dert ve beladan daha kötüdür. Âşık her şartta sevgiliyi istemektedir; çünkü kötülük de gelse sevgiliden gelmesini ister. Gerekirse ölümü de sevgiliden ister. Âşık kendisini sevgiliye adar ve onun yolunda cefaya talip olur. Bu yolda perişan ve hasta olur. Bu hâlleri de ancak âşık gibi yaşayan bilir. Bâkî beyitte buna değinmektedir.

5. Beyit:

Günümüz Türkçesiyle: (Ey) Bâkî! Yârin saçının arzusuyla çektiğini, aşk kemendinin bağıyla esir olan bilir.

Şerh: Aşk, insanı bağlayan ve onun aklını adeta hapseden bir şeydir. Divan şiirinde bu durumu en yüksek derecesine kadar görmekteyiz. Sırf sevgiliyi görmek için onun mahallesindeki köpeklerle arkadaş olacak kadar aklı alan bir olgudur aşk. Âşık için bir dert ve cefa yoludur. Ancak âşık bazen bu durumundan dolayı hor görülür ve dışlanır. Bu durum âşık için önemsizdir; çünkü o, sevgilinin yolunda ayıplanmayı da diğer dertler gibi çoktan kabul etmiştir. Yine sevgili için çekilen bu cefayı ancak bu derde bağlanan ve bu hâl üzere olanlar bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder