Nurullah Yiğit
uçun martılar uçun, gidin memleketime
yârin omzuna konun ve dokunun tenine
öyküler getirin bana uzak diyarlardan
yârin gerdanından, çölden, Orta Doğu’dan
bana bir tel saç getirin, altından sedirin
samyeliyle sımsıcak rayihalar getirin
üflememişse eğer hâlâ İsrafil sûru
durdurmadan henüz Mikâil yağmuru
kirli ellerle günahsızlara dokunmayın
tövbeler getirin bizlere, sevaplar sayın
anneler gibi doldurun kandan kumbarayı
ve unutmayın o en sona kalan martıyı
bu yükü taşıyın, hem hafiftir hem ağır da
henüz yıpranmamış taze kanatlarınızda
âh, âh martılar. kandırıyor insanlar sizi
kandırıyor insanlar herkesi, sizi, bizi
nasılsa dağlar denize paralel değil mi?
yoksa denize mi paralel koskoca dağlar
her neyse Albatros, bunun ne önemi var
kuşlar uçuyorsunuz değil mi? kuşlar, kuşlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder