15 Mart 2017 Çarşamba

fâtıma ve hüzün meselesi

Mustafa Yıldız


fâtıma
araştırılıyor içimde çıkan yangının sebebi
gazetelerde görmüşsündür.
aydınlatılamayan hüzünler vardır dünyada
hüznümün davası hâlâ görülür.
kimse bilmiyor, bilmiyor fâtıma
gururum ve kibrimle
benim hüznüm bölünmez bir bütündür.
gazetelerde görmüşsündür.

fâtıma
üniversite sınavında sorulmasa da
bugün hüznü anlattım a sınıfına
söz hakkı vermedim parmak kaldıranlara
hüznü anlattım bugün tam kırk dakika

gelelim sana
otur şöyle, geç karşıma
gözlerinin, hiç görmediğim saçlarının
o sabahsız gecenin
şairliğimle (!) bir ilgisi yok fâtıma
kendine pay çıkarma
doğruyu buldum ben artık
ve seni kendime itiraf ettim
sen terk ettiğim en güzel hurafesin
inandığım tek hurafe sendin fâtıma

seni görememek
sadece seni görememek olsaydı / keşke

neyse, konumuz hüzün
sakın parmak kaldırma
konumuz hüzün fâtıma
sırası değil, Allah aşkına
bana dünyayı savunma
ne geldiyse burada gelmedi mi
başımıza

fâtıma
sen hüznü ne sanıyordun
bir düğün sonrası lüks restoranda
kahkahalar atmak
bardakları birbirine vurarak
sesler çıkarmak
ya da bir espriye çak yapmak mı
hüzün bunlar değil
bunlar hüzün değil fâtıma

bunlar sizin hayat kaynağınız
bunlar sizin yaşam standardınız
bunlar âdetleriniz sizin
hiç vazgeçmediğiniz

ben incelmiş bilekler
zayıf beden ve ritmi bozuk bir kalple
ben, fâtıma, ben
bütün hayat kaynaklarınızı
yaşam standartlarınızı
bütün âdetlerinizi
ve seni reddediyorum

sözümü kesme, bitireceğim bu şiiri
sesimi daha da yükselteceğim
oysa bununla emrolunmamıştım ben
bununla emrolunmamıştım.
ben alnındaki izlerden tanırdım seni
fakat yad izler kol gezmiş alnında
tanımamı sağlamayacak hiçbir vesile
ben artık tanımayacağım seni
biz bir daha tanışmayacağız fâtıma

mühim değil bana verdiğin sözler
ama “bela” dediğin gün
verdiğin sözü hatırla Allah’a
sakın unutma.

her şeye rağmen
hayrı yazan bir mısra iliştirsem
şu boş sözlerin arasına
bunun hatırına o gün
verirler mi seni bana sağ elimden
senden başka bir şey yazmayan o defter
beni kurtarmaya yeter mi
ellerini çek fâtıma
en iyi sen bilirsin
ateşe tuttuğum kini

beyhude hayal olsa bile
saklasam seni, saklasam, saklasam
hiç olmazsa bir kere
zamanın gelir mi

sen bir uçta ben bir uçta olsak da
biz kalbimizden çekileceğiz hesaba

hiç vazgeçmedin, terk etmedin
adını dilinden düşürmedin dedin
asla bilemedin, bilemeyeceksin
sen kolay sanıyorsun
inanmak istemiyorsun
ama Ahmet yazmak yıllarımı aldı fâtıma

sen ellerin titremeden yazabilir misin şu masaya
gözlerinin yaşını tutabilir misin
evet, tam şuraya Ahmet yazabilir misin
kolay değilmiş, inandın değil mi

fâtıma,
Ahmet’in anlamı nedir
sen hiç öğrenemeyeceksin

inat olsun diye değil
ben hiç vazgeçmeyeceğim
terk etmeyeceğim
adını dilimden düşürmeyeceğim
düşürmeyeceğim

seni inkâr, küfür sayılmaz
reddediyorum adınla başladığım
ve adınla bitirdiğim bu berbat şiiri de
reddediyorum
reddimi kabul et
fâtıma
                                           Şubat 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder