Elif Musaak
Şu karanlık gecenin sahibi, intizamındaki heybetini nasıl da kusursuz seriyor yeryüzüne. Güzelin cilbabı gibi örtüyor hazinesini siyahın en koyu tonu ile. Ey aşk, seninim diyen biçarelerin yüzüne dön de bir bak! Sebep bekleme ne olur, zira yaradılış hakikatinin dehşetinden tutuşmuş yüreklerindeki korla beslenenler en büyük delildir Mecnunlara. Sevda çöllerine düşmüş medet bekleyen bir can nasıl iz bıraksın yokluğa attığı adımlarında?
Kuşun kanadında gizli değil midir uçabilmenin tarifi? Takva ehli olabilmeninse, emaneti ölmeden teslim edebilmektedir. Hayat şarkısıdır bu, sözler seninle beste yapılmış. Ömür sermayesi dediğin, aslına yapıldığında kazanılırmış. Soru da, cevap da sende. Unutma! Ümitvar olmak en büyük yevmiye. Elbette korkacaksın yaptıklarından; ancak çekeceğin cezadan değil çalacağın kapıdan. Hayat bu, ömrümüzden eksilen kim bilir kaçıncı gün; ama dün bitti, şu an ise yaşıyor tüm hisleriyle.
Yaratıcı’nın herkes üstündeki tasarrufu birer derstir dinlemeyi bilene. Başını secdeye koydurup seni muhatap alıyorsa işte o zaman fevkalbeşersin, artık kime ne?
Dilin yalnız “o”na dönse
kalbin yalnız “o”nun beyti olsa
gözlerin yalnız “o”nunla görse
ellerin yalnız “o”na uzansa
ve ayakların yalnız “o”na gitse
o vakit “sen”den kurtulup vuslata erdin işte.
Amelin niyetinin vitrini, boşuna gösteriş kestirir sonsuza ektiklerini. Biçmek şöyle dursun can suyu kadar iyi niyetin olsun. Sevgisiz yürekler üşürmüş, sevdan baş ucunda dursun. Affet, sana yük olan tüm kötülükleri. Duan "herkese" en çok da seni üzenlere olmadıktan sonra kurtulamazsın prangalarından. İstemez misin sonsuza damlayan tertemiz bir katre-i ummanda yok olup hiçliğin kıyısına vurmayı ey can?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder