21 Aralık 2016 Çarşamba

Rüya Orkestrası

Bülent Bulut

Karanlığın erken indiği vakitlerdi. Bir çocuğun göğsünü hiç acımadan dolduran korkular hâkimdi her geceye. Cesaretin tanınmadığı esaret diyarıydı, en sıcak yaz gecesi olsa bile soğuktu hep gecelerim. Geceler, şimdilik gözyaşlarımı saklamama yetmiyor; üzerime en korkunç canavarlarını salıyordu. Yeni tanıştığımız zamanlar değildi hâlbuki. 15. senemizi dolduruyorduk. 

Yalnızlık kardeşi, sessizlik en yakın dostuydu gecelerimin. Lakin bana dost olan suskunluklarım değil yalvarışlarımdı, isyanlarım değil niyazlarımdı, sarhoşluklarım değil ayık oluşlarımdı. Öyle zannediyordum.

Tanışmamızın 15. yıl dönümüydü, dedim ya, işte yine salıyordun en korkunç canavarlarını o gece de. Her zamanki hâllerin üstündeydi yine. Şeytanlar kulaklarıma bir şeyler fısıldıyordu, duyuyordum. Artık değiştim, nihai yârim var, korkmamalıyım diyordum. "Yakışır mı senin gibi yâri olana?" Yakışmıyordu da. 

Ayak sesleri duyuyorum. 

Tanıyorum seni 
Ensemde hissettiğim bu sıcak nefes senin 
Tanıyorum seni 
Saçlarımın arasında dolaşan bu eller senin 
Tanıyorum seni 
Bu loş koridorda bana eşlik eden gölge senin 
Tanıyorum seni 
Seher vakti seccademi aydınlatan bu nur senin 
Tanıyorum... 

Uyuyamam şimdi; ama sen ne olur gitme baş ucumdan. Söz veriyorum, gidersin diye dönüp bir daha bakmam. Yeter ki okşa tekrar saçlarımı, ne ana ne baba okşar böyle zira. Ya çekme benden ellerini ya da ver korkularımı geri. Şimdi gezin tüm sevdiklerinin gecelerini. Damla damla avuçlara düşen o sıcak melodileri topla ve bir rüya orkestrası kur onunla. Bilirsin, sessizlik varken uyuyamam ben zira.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder